Polisiye roman, biri geçmişte diğeri ise günümüzde geçen iki ayrı hikâye anlatır. Geçmişteki hikâye, içinde suçlunun ve suçun yer aldığı hikâyedir. Ancak, bu hikâyede mutlaka suçun işlenmesi gerekmez. Suçun gerçekleşmesine giden olayların anlatıldığı bir hikâye de olabilir. İkinci hikâye ise dedektifin ve soruşturmanın yer aldığı, yani şimdiki zamanda geçen hikâyedir. Bazen suçun işlenmesi de bu ikinci hikâyede gerçekleşir. Polisiyenin bütün diğer türlerden farkı, bu iki ayrı hikâyenin, birbirinin içine geçmiş bir halde okuyucunun gözünün önünde yer almasıdır.
Bir polisiye romanın iki temel unsuru vardır: Gizem ve bu gizemi çözmeye çalışan araştırmacı. Gizem, genellikle örtbas edilen, faili belli olmayan bir suç olarak karşımıza çıkar. Araştırmacı ise profesyonel ya da amatör bir dedektiftir. Gizem bazen, ortadan kaybolan ya da öldü sanılan biri örneğinde olduğu gibi, suç içermeyen bir konu da olabilir. Dolayısıyla suçun kendisi polisiye romanın olmazsa olmazları arasında yer almaz. Suç, bir romanı polisiye olarak tanımlamamıza yetmez. O, sadece bir gizem yaratmanın aracıdır. Bir romanı polisiye olarak tanımlamamız için suçun mutlaka gizemli olması gerekir.
Gizemli bir suçun ve amatör ya da profesyonel bir soruşturmacının yer aldığı romanlara ben dedektif romanı diyorum. Bir dedektif romanı, aynı zamanda bir “Katil Kim?” romanıdır. Suçun yer almadığı ama gizemin ve araştırmacının yer aldığı romanları ise gizem romanı olarak adlandırıyorum. Bunların her ikisi de polisiye romandır. Suçun var olmadığı bir romanı polisiye olarak tanımlamak bazılarına tuhaf gelebilir. Burada sorun, bu türe verdiğimiz adın yani “polisiye” sözcüğünün çağrışımından kaynaklanmaktadır. Biçimsel yapısı, yukarıda sözünü ettiğim ikili hikaye modeline uygun her roman polisiyedir. Örneğin; casusluk romanı ya da polis yöntemleri romanı da polisiye türüne dahil olup dedektif romanının alt-türleridir.
Suç romanı başlı başına bir türdür ve gizemin yerini orada merak unsuru almıştır. Noire de suç romanının bir alt-türüdür. Her ikisinde de iç içe geçmiş iki hikaye yoktur. Tek bir hikaye vardır, o da olayın yaşandığı zamandır. Ancak, suç romanı gizem içerdiğinde ikili hikaye yapısı ortaya çıkar ve polisiye romana dönüşür. Aynı durum noire için de geçerlidir.
Rahat (cozy), sert (hard boiled), gerilim gibi ayrımlarsa, tür değil, tarzdır. Bunların içerikle bir bağlantısı yoktur. Amerika’daki iktisadi kriz ve içki yasağı döneminde ortaya çıkan sert polisiye tarzının, gangster ve yoz polislerle ilgili konuları işlemesi sadece tarihsel bir olgudur. Toplumsal konu ve temalar gerek rahat (cozy) gerekse sert (hard boiled) polisiye tarzlarında yazılabilir. Bu konu ve temaları sadece sert polisiye tarzına özgü sanmak doğru değildir. Özellikle, ev içi şiddet, boşanma ve aile sorunları, devletin zorbalığı, polisin gücünü kötüye kullanması, kadın hakları ve çevre kirliliği gibi konularda rahat polisiye tarzında yazılmış pek çok roman vardır. İster rahat, ister sert polisiye tarzında yazılmış olsun, ikili hikaye yapısına sahip olduklarında bunların hepsi son kertede birer “katil kim?” romanıdır.